
FRIULANE VENEDİK AYAKKABILARININ YOLCULUĞU: VENEDİĞİN KASABASINDAN KANALLARINA
Bazı ayakkabılar vardır, sadece ayağınızı taşımaz; aynı zamanda bir geleneğin, bir coğrafyanın ve bir yaşam biçiminin izlerini de beraberinde getirir. Friulane ayakkabıları, ya da yerel halkın deyimiyle furlane veya scarpèts, tam da böyle bir hikâyenin kahramanıdır.
Moda Kökenlerine Geri Döndü
Düşünün, 18. yüzyılın sonlarında kuzey İtalya’nın dağ köylerinde yaşayan bir çiftçisiniz. Yeni ayakkabı alacak imkân yok; elinizde olanı değerlendirmek zorundasınız. Eski kıyafetlerden kesilen kumaş parçaları saya olur, kullanılmayan bisiklet lastikleri ya da araba tekeri parçaları taban haline getirilir. Evlerde sessizce dikilen bu ayakkabılar, hem hafif hem de sağlamdır. Günlük işlerde rahatlıkla kullanılır; gerektiğinde dansa ya da düğüne bile eşlik eder.
Köylerden Şehirlere
Zamanla bu el yapımı ayakkabılar sadece işlevsel olmaktan çıkıp bir çeşit kimliğe dönüşür. Kadınlar özel günler için kadifelerden, işlemeli kumaşlardan daha gösterişli modeller diker. Çocukların, erkeklerin, kadınların ayaklarında aynı iz bırakır: doğallık, pratiklik ve dayanıklılık. İkinci Dünya Savaşı’nın yokluk yıllarında ise Friulane yeniden köy evlerinde hayat bulur; çünkü başka çare yoktur.
Venedik’te Yeni Bir Hayat
1940’larda bu sessiz köy geleneği Venedik’in kalabalık sokaklarına ulaşır. Gondolcular Friulane ayakkabılarını keşfeder. Kauçuk taban gondolların boyasını çizmez, suyun üzerinde dengede durmayı kolaylaştırır. Ve böylece Friulane, köylülerin gündelik ayakkabısından şehrin vazgeçilmez parçasına dönüşür. Venedik kanallarında kayıkların sessizce süzülüşüne eşlik eden bir ayakkabı haline gelir.
Peki, Bugün?
Aradan geçen onca yıla rağmen Friulane kaybolmaz, aksine yeniden doğar. Usta zanaatkârlar hâlâ her bir çifti elde diker; yapıştırma yoktur, sabır ve incelikle atılan dikişler vardır. Artık kadife, ipek ve kaliteli pamukla hazırlanan modeller, hem günlük yaşamda hem de özel davetlerde kendine yer bulur. Şıklığın ve rahatlığın bir araya geldiği bu ayakkabılar, taşıyana sadece konfor değil, köklü bir hikâyenin de parçası olma hissini verir.